18 Haziran 2012 Pazartesi

KARAR SENİN



gerçekler hep sıkıcıdır.o yüzden hayaller kurarız durmadan ama bize hayal kurmayı bile yasak ettiler.bize sıkıcı bir dünya verdiler.kendi hayatlarımızı yaşarken toplum diye bir kavram vurdu başımıza sopasını sen böyle yapmamalısın şöyle yapmalısın diye zorla başka yollardan götürdü bizi fakat o yol bizim hayallerimizde ki yola hiç benzemiyordu.sonunda sıkıcı bir hayatın ortasında sıkışıp kaldık.ama yaşam devam ettiği sürece kalbinin son çarpıntısını duyuyorsan içinde hala bir çıkış yolu vardır demek ki...cevabı bende değil sende...ben doğaçlama yazarım hep oturup saatlerce düşünmem yazmam gereken cümleleri bu nedenle bu yazıyı daha anlamlı bitirmek için biraz yardım almak istedim bukowski'den :


-Ya düşlerinin peşine düşmeyi seçersin Ya da olanları kabullenmeyi. İyiliklerinle güçlenir, keşkelerinle tükenirsin. karar senin.


aslında anlatmak istediğim bu kadar basit ve artık karar senin.

14 Haziran 2012 Perşembe

gerçek şu ki, özgürüm, gencim ama canım sıkılıyor. Hadi kalkın gidelim

11 Haziran 2012 Pazartesi

yeni bir gün

yeni bir gün, merhaba :)


hayko söylüyor rahmetli barış abimizin yazdığı bu güzel şarkıları ve ben uzun süredir içerisinde bulunduğum melankolik duruma nihayet bir son verdim.hayat akıp giderken ayaklarımızın altından her zerresinden zevk almalıyız bizi mutsuz eden insanlara yolun açık olsun demeli ve onlara kapıları sonuna kadar kapamalıyız.
ve

hepinize merhaba...






2 Haziran 2012 Cumartesi

...

en kötüsü de ne biliyormusunuz sen hasretinden özleminden aşkından deli gibi yanarken yani yaşamak bile bazen ağır gelirken onun seni bir nebze bile olsa düşünmemesini bilmek.işte bitiriyor adamı bu, içime attığım gözyaşlarım yüreğimi boğuyor.Şuan her şeyi yıkmak kırmak istiyorum.

30 Mayıs 2012 Çarşamba

!



sahnenin son perdesi
eğildim
selamımı verdim
ve sahne kapandı
sonradan fark ettim
meğerse hepsi
bir
oyunmuş

23 Mayıs 2012 Çarşamba

...


Hayat bazen acımasız davranır insana,  hiç beklemediği yerden hiç beklemediği zaman da vurur sopasını… Göz yaşların sel olur fakat kendi göz yaşlarında kendin boğulursun, küçülürsün erirsin yok olursun. Bir süre sonra gülersin herkesin yüzüne bir şeyim yok dersin demesine ama yüreğinin içinde fırtınalar kopar  damarlarını patlatırcasına…beklersin birileri kurtarsın diye seni fakat kimse kurtarmaya gelmez…Bu hayatta en önemlisi ama kimseye güvenilmez.

17 Mayıs 2012 Perşembe

Ufaklıktan bir anı :)




Nereden aklıma geldiğini bilmediğim, sizle de durduk yere neden paylaşmak istediğime hiç anlam veremediğim bir anımı yazacağım şimdi. Belki de sırf yazmak içindir aman neyse yazıyorum işte dinleyin şimdi J

Ben çocukken :D diye bir cümleyle başlayayım… Neyse fazla dolandırdık lafı  ben eskiden ‘ı’ harfiyle ‘i’ harfini karıştırıyormuşum. Çocukluk buya ikisinin arasında bana hiç fark yok gibi geliyordu.
Bir gün annem beni bir ayakkabı mağazasına götürüyor. Ayakkabılara bakıyoruz beğendiğim 2-3 çift ayakkabı raftan iniyor. Sıra geliyor ayakkabıları denemeye. Benim vefalı anam soruyor bana oğlum nasıl oldu diye. Verdiğim cevapla kadını yerin dibine sokmuşum.
Kadına demişim ki:
Anne bunlar çok sikiyor.
Annem tabi bunu duyunca mosmor kalmış öyle ne diyeceğini bilememiş kadıncağız.
E mağaza çalışanları nerden bilsin tabi benim ‘ı’ ile ‘i’ yi karıştırdığımı. Orada kadın mızmızlanan çocuğunamı baksın yoksa mağaza çalışanlarına durumu anlatmayamı çalışsın bilememiş. Haliyle ortaya böyle bir görüntü çıkmış. Çok mu enteresan, hayır ama dedim ya maksat yazmak olsun. Hem paylaşımcı bir kişiliğimdir de ben yaJ